Usulü Fıkhın Mevzuu Ve Gayesi

Usulü Fıkhın Mevzuu Ve Gayesi


210 -: Usulü fıkh ilminin mevzuu, şer'î hükümleri ispata vasıta olmaları itibarile şer'î delillerdir. Bu ilimde bütün edillei şer'iyenin ah­vâlinden bahsolunur. Kitabullah ile sünnetin ve icma' ile kıyasın, husu­sî ve müşterek vasıflarından bahsetmek bu ilme aittir. Şöyle ki: Kur'anı Mübînin nazmı celîlüe ahadisi şerifenin elfazı mübarekesi; hass, âmm, müşterek, müevvel, hakikat, mecaz gibi kısımlara ayrılır. Kezalik: aha­disi şerife; mütevatir, meşhur, haberi ahad kısımlarına münkasim olur ve bunlar; emirleri, nehiyleri ihtiva eder. İşte bütün bunların ahvâlin­den bahsetmek bu usul ilminin salâhiyeti cümle sindendir.

Meselâ: Başkasının muhterem, mütekavvim bir malını haksız yere elinden almak bir gasptır, asla caiz değildir. Çünkü bir âyeti kerimede buyurulmuştur. Bu nazmı celîl ise bir delili şer' îdir, bir hücceti kur'aniyedir, bununla başkasının malını haksız yere ye­mek nehy ediliyor. Bu nehy ise hürmeti, memnuiyeti icap eder. İşte usu­lü fıkh, bu gibi delillerden —böyle hürmeti veya sair bir hükmü şer'îyi müstelzim olması itibarile-bahsederek bunları mevzuu' dahilinde bu­lundurur.

211 - : Usulü fıkhın gayesine gelince: bu pek mühimdir. Bu bir hikmeti islâmiye ilmidir. Ahkâmı şer'iyenin hikmeti teşriiyesini göste­rir, bunların anlaşılmasına yardım eder, insanın dünyevî ve uhrevî saa­detine vesile olur.

Usulü fıkıh ilmi, kur'am kerim'in nazmı lâtifine, ahadisi şerifenin mübarek elfazma hadimdir. Bu sayede şer'i delillerin mahiyetleri mün-keşif olur, bunlardan şer'î hükümlerin nasıl istinbat olunduğu tebarüz eder. Bu sayede muhterem müçtehitlerimizin nasıl çalışmış oldukları anlaşılır, ne gibi delillere istinat ettikleri, aralarında münazara kaidele­rinin ne veçhile cereyan etmiş olduğu görülür. İslâm hukukunun yük­sek mahiyeti ve ne kadar yüksek, muntazam esaslara müstenit bulun­duğu tecellî eder.

Yine bu İlim sayesinde lâfızların, ibarelerin havas ve mezayası an­laşılır, bunlar İle İstihdaf edilen maksatlar taayyün eder, sözlerin ince­liklerine, şer'î ve bediî vasıflarına ıttıla' mümkün olur.

212 -: Usulü fıkıh ilminin ihtiva ettiği usul ve kavait, yalnız şer'î delillere, hükümlere münhasır değildir. Bunlar, bütün muhaverata, ka-vanine, desatjre kabili tatbik olduğundan bu sayede insanlarda hukuk fikri inkişaf eder, hukuk bilgisi ilmî bir mahiyet kazanır, kanunları, ni­zamnameleri tanzim hususunda bu feyizli ilimden'pek çok istifade edi­lir.

213 -: Son zamanlarda garp âlimleri; tarihlerde, kanunlarda, tec-rübî ilimlerde ve sairede tatbik edilmek üzere (metodoloji - mantıki tatbikî) denilen mecmuai usulü tedvin ederek ilim sahasında bir mun­tazam tedkik ve tenkit tariki vücude getirmişlerdir. İslâm âlimleri ise bundan bin iki yüz şu kadar sene evvel «usulü fıkh>; ilmini tedvin et­mişlerdir ki, bu güzide İlim, lisaniyata, rivayata, elfaz ve ibarâtın havas ve mezayasına, delillerin derece! kuvvet ve za'fma ve saireye dair en mükemmel menahiç ve kavaidi cami bulunmaktadır. <-Usulü hadis» ilmi de bu hususta ayrıca zikre şayandır. Artık bu usul ilminden hiç bir hu­kuk müntesibi müstağni olamaz. [
USULÜ FIKHA'DAİR ISTILAHLAR