Sıhriyyet = Müsaheret

Sıhriyyet = Müsaheret :


304 - : Sıhriyyet de nikâha manidir. Şöyle ki: müsaheret sebebile nikahlan müebbeden haram olan kadınlar, şu dört sınıfa ayrılır:

(1) : Abâ ve ecdadnı zevceleridir. Bunlar, üvey analar ve üvey ced-deleridir.

Binaenaleyh bir kimseye kendi babasının ve baba, ana tarafından dedelerinin zevceleri müebbeden haramdır. Gerek tekarrüb vuku bul­muş, olsun ve gerek olmasın.

(2) : Gelinlerdir. Bunlar, evlât ve ahfadın alePitlâk zevceleridir. Bi­naenaleyh bir kimse, kendi oğlunun veya hafidinin boşanmış veya dul kalmış plan zevcesile müebbeden evlenemez. Gerek mukarenet bulun­muş olsun ve gerek olmasın.

(3) : Kain validelerdir. Bunlar, zevcenin validesile baba ve anası cihetinden ilânihayet ceddeleridir.

Binaenaleyh bir kimseye kendi kain validesi veya kain validesinin veya kain pederinin valideleri müebbeden haramdır. Zevce, medhulün-biha olsun olmasın.

(4) : Üvey kızlardır. Bunlar, zevcenin kızlarile evlât ve ahfadının kızlarıdır. Şu kadar var ki, bu sınıfta tekarrüb veya şehvetle mes lâ­zımdır.

Binaenaleyh bir kimse, kendisine tekarrüb etmiş veya kendisini şeh­vetle mes eylemiş olduğu zevcesinin kızlarile veya hafidelerile müebbe­den evlenemez. Bu kızlar, kendisinin gerek hicr ve terbiyesinde bulun­muş olsunlar ve gerek olmasınlar.

Fakat bir kimse, henüz tekarrüb veya mes bulunmadan boşanan veya vefat eden zevcesinin kızile veya hafidesile evlenebilir.

Aşağıdaki meseleler, bu müsaheret esasına'müstenittir:

305 - : Sıhriyyet sebebile haram olan kadınlar, neseb cihetüe ha­ram oldukları gibi rezâ cihetile de haram bulunurlar.

Binaenaleyh bir erkek için zevcesinin neseben validesile, ceddesile; kızile, hafidesile evlenmek caiz olmadığı gibi zevcesinin süt validesile, ceddesile, kızile ve hafidesile de evlenmek caiz değildir. Şu kadar var ki, zevcin süt kızile, hafidesile nikâhın caiz olmaması, zevcenin medhu-lün biha olması halindedir.

306 - : Alel'itlâk, yani: sahih veya fâsid nikâh ile veya zina tari-kile vukubulan mücameat ile hürmeti müsahere sabit olacağı gibi şeh­vetle yapılan mes, takbil veya muanaka ile veya eehazı tenasülün da-lıiline nazar üe de sabit olur. Bunların meşru bir surette vukuile gayri meşru bir surette vuku arasında hürmeti müsahere itibarile fark yoktur.

Meselâ: bir kimse, mücerret şehvetle takbil etmiş olduğu zevcesi­nin vefatından sonra diğer zevcinden olan kızile evlenemiyeceği gibi şehvetle takbil ettiği bir ecnebiyenin kızile de izdivaç edemez.

307 - : Şehvetle vaki olan mes ve takbil veya nazarın hürmeti mü-sahereyi husule getirmesi hususunda âmiden vukuile nasiyen vukuu ve mükrehen veya naimen vukuu arasında fark yoktur. Bu babda sâhî ile sekran, baliğ ile mürahik, âkil ile mecnun da müsavidir. Bu gibi sebep­lerden birinin vukuu ânında şehvetin iki taraftan birinde bulunması kâ­fidir. Şu kadar var ki, şehvetle mes halinde hürmeti müsaherenin hu­sulü için harareti hisse mani olacak bir hâilin bulunmaması lâzımdır.

Binaenaleyh mes edilen uzuv, harareti hissedilmeyecek derecede ka­lın bir sevb ile kapalı bulunsa bu mes ile hürmeti müsahere sabit olmaz.

308 - : Hürmeti müsaherenin tahakkuku için kadının berhayat ve müştehat olması da lâzımdır. Dokuz yaşındaki kızlar, müştehat iseler-de madunî müştehat değildirler. Son derece ihtiyar kadınlar, hükmen rnüştehattırlar.

Kezalik: bu hususta erkeğin de emsali mücamaata muktedir olabi­lecek bir yaşta bulunması lâzım gelir.

309 - Mes veya takbilin şehvetle vukuunu kadm iddia ettiği halde zevç inkâr eylese zevç, zahiri hal kendisini tekzib etmedikçe tasdik olu­nur. Çünkü hürmetin sübutunu münkirdir. Mes ve takbil, gerek zevç ve gerek zevce tarafından vuku bulmuş olsun.

310 - ;. Hürmeti müsaherenin sebepleri hakkındaki ikrara dair şahadet, makbul olduğu gibi mezkûr sebeplerin vukuuna bizzat şaha­det de makbuldür. Çünkü bu esbabın vukuuna ıttıla, mümkündür.

311 - : Hürmeti müsahere sabit olunca zevcin zevcesini kavlen terk etmesi lâzım gelir. Şayet terk etmezse hâkim, beyinlerini tefrik eder. Zi­ra hürmeti müsahere ile nikâh, mürtefi olmayıp fâsid olacağından mü­tarekeye ve ademi takdirinde hâkimin tefrikine lüzum görülür. Mütare­ke veya tefrik bulunmadıkça kadının başkasile izdivacı caiz olmaz. Be-dayî, Hindiyye, Dürer, Reddi Muhtar.

Bu meseleler, Hanefiyyeye göredir.

« (Mâlikîîere göre de nikâh ile hürmeti müsahere sabit olacağı gibi akidden ve aüphei akidden mücerred olan gayri meşru mukarenetler ile de hürmeti müsahere kısmen sabit olur. Binaenaleyh bir kadının zina­dan mütevellit kızı zaniye ve zaninin usul ve füruuna haram olur.

Kezalik: Zâninin neseben kızı, zinasından mütevellit oğluna haram bulunur. Fakat zaniyenin zaniden olmayan neseben kızı ve başkasının tekarrübünden mütehassil süt ile emzirdiği rezâan kızı, zahi'ye haram olur mu?. Keza zaniyenin validesi, ceddesi, zâniye ve zâninin evlât ve ahfadına haram olur mu?. Keza zaniyenin bizzat kendisi, zâninin usul ve füruuna haram olmuş olur mu?. Bunlar da hılâf vardır. Bir kavle göre haram olur. Diğer bir kavle göre bunda kerahet vardır. Bir kavle göre de haram olmaz, esah olan da budur.

Yine Mâlikîîere göre bir kimse, zevcesi zannile, meselâ: karanlık bir gecede yanlışlıkla zevcesinin kızile mücameatte bulunsa zevcesi ken­disine -kavli meşhure nazaran- haram olur. Bu iştibah, bir mâadret teşkil etmez. Şayet mukarenette bulunmayıp da istilzazda bulunsa, me­selâ: ellerini şehvetle tutup sıksa yine -meşhur kavle nazaran- hür­met sabit olur. Fakat Mazerîye ve Fâkihaniye göre hürmet sabit olmaz. Bu hususta daha bir çok akval vardır.

Kezalik: bir kimse, zevcesinin oğlu ile fi'Ü senide bulunsa, eimmei selâseye göre zevcesi kendisine haram olmaz. Fakat tmam Ahmede gö­re bu faziha, zevce hakkında hürmeti müstelzim olur. Minehül'celîl.)

(Şafiîlere göre hakikî zina ile müsaheret sabit olmaz. Çünkü zani ite mezniyye arasında ecnebilik vardır. Bu mukarenetle neseb ahkâmın­dan ne tevarüs, ne de saire sabit olamaz. Mai sifaha itibar yoktur.

Binaenaleyh zanî, mezniyyesine mukarenetinden mütevellit kızı ala­bilir. Mezniyyesinin usulü de, fusuH de, yani: füruu da kendisine halâl olur. Şu kadar var ki, bu husustaki hilafı fukahadan kurtulmak için bunlardan birile evlenmekten kaçınmalıdır. Böyle bir nikâh, mekruh­tur.

Fakat mezniyye ile zinadan mütevellit çocuğu arasında neseb, irs, hürmeti nikâh sabit olur. Bu hususta bütün müctehitler, müttefiktirler. Çünkü bu çocuk, mezmyyeden bir insan olarak infiaal etmiş, onun bir cüz'ü bulunmuştur. Zaninin nutfesi ise böyle değildir.

Kezalik: mubah surette vukubulan devaii mukarenet ile de -ezher olan kavle nazaran- hürmeti müsahere sabit olmaz.

Binaenaleyh bir kimse, zevcesini şehvetle lems veya takbil etse yalnız bununla hürmeti müsahere tahakkuk etmez. Çünkü bunlar, id-deti icab etmediğinden hürmeti müsahereyi de mucib olmaz. Diğer bir kavle göre ise bunlar da telezzüz itibarile mukarenet hükmündedirler.

Amma mecnunun zinasile hürmeti müsahere sabit olur. Çünkü onun gayreti meşru mukareneti, yalnız sureten zinadır, hakikaten zina değildir.

Kezalik : şüphe ile vukubulan bir mukarenet ile de hürmeti müsa­here tahakkuk eder. Bu şüphe gerek erkek ve gerek kadın tarafında bulunsun.

Meselâ : bir erkek, bir kadına zevcesi zannederek veya nikâhı fâsid ile tekarrub etse aralarında hürmeti müsahere sabit oiur, fakat mah-remiyyet hâsıl olmaz.

Ekseri fukahaya göre bu hususta erkeğin şüphesi muteberdir. Kadınm şüphesi muteber değildir. NihayetüTmuhtaç, Haşiye: Reşidî, Ki-faye Alel?hidaye. Mebsutı Serahî.)

(Hanbelî fukahasına gelince onlara göre mukarenetler, şu üç kıs­ma ayrılır :

(1) : Mubah olan mukareneüer. Bunlar, sahih nikâh ile veya mülki yemin ile olan mücameatlerdir. Bunlar ile bil'icma hürmeti mü-sahere sabit olur.

(2) : Şüphe ile vuku bulan mukarenetler. Bunlar, nikâhı fâsid ile, şirai fâsid ile, veya zevcesi, cariyesi olmak zannile vuku bulan müca-meatlardır. Bunlar ile de bil'icma müsaheret sabit olur. Eimmei erbaa ile Evzaînin, Sevrînin mezhepleri böyledir. Şu kadar var ki, bu kısımda mahremiyyet vücude gelmez, yani : erkek, kendisine nikâhı haram olan kadına mahrem olmaz, o kadına mahremi imiş gibi bakamaz.

(3) : Mahza haram olan mukarenetler. Bunlar da zinadan ibaret­tir. Bunlar ile de Hanefiyyeye, İmam Ahmede, Ataya, Nehai ile Sevrîye göre hürmeti müsahere sabit olur. Fakat mahremiyyet sabit olmaz. İmam Şafiîye, Said îbni Müseyyebe, Yahya îbni Ya'müre, "Urve'ye, Ebu Sevr ile Zührîye göre ise bununla hürmeti müsahere de sabit olmaz.

Hanbelîlere göre zina ile mevtue, ölü veya emsali vetıy edilemiye-cek derecede küçük bulunursa hürmeti müsaher vücud gelmez.

Devaii mücameate gelince eğer şehvete mukarin değilse bunlar ile de müsaheret sabit olmaz. Şehvete, mukarin olduğu takdirde ise müsa­heret sabit olur. Bu devaîye mübaşeret, gerek erkek ve gerek kadın tarafından vaki olsun müsavidir.

Fakat İmam Ahmedden diğer bir rivayete nazaran bu mübaşeretle, meselâ : tenasül uzvuna bakmakla, veya şehvetle halvette bulun­makla, veya yalnız kadının gayri meşru mukarenetine mübaşeret et-mesile hürmeti müsahere sabit olmaz. Elmugnî, Keşşafül'kına.')

(Zahiriyye mezhebi imamlarından İbni Hazme göre ise, haram bir mukarenet, halâl olan bir nikâhı haram kılmaz. Bundan bir mevzi müs­tesnadır. Şöyle ki : Bir kimse, bir kadınla zinada bulunsa bu kadın, o kimsenin evlât ve ahfadından hiçbiriile asla evlenemez. Fakat bir kim­senin mezniyyesi, tövbe edince o kimsenin babasile veya ceddile evlene­bilir.

Kezalik : bir kimse, bir kadınla zinada bulunsa da badehu tövbe eylese o kadının kızı ile veya validesile evlenebilir. Bu hususlarda nikâhı fâsid ile zina hükmen müsavidir. Elmuhallâ.) [35]