(A)

(A)


1 - (Âmme hukuku) : Bir içtimaî heyeti teşkil eden efradın müş­tereken haiz oldukları kuvvetden-, salâhiyetden ve o efrad ile onları ida­re ve himaye eden devlet arasındaki riayeti vacib münasebetler ile alâ­kalardan ibaretdir.

Maamafih şahıslar ile devlet arasındaki münasebetleri, , alâkaları gösteren ve şahısların devlete kargı haiz oldukları salâhiyetleri ve ifa-aiyle mükellef bulundukları vazifeleri tayin ve tanzim eden, bu veçhile hukuk ilminin bir şubesini teşkil eyleyen usul ve kavaidin ve bir kısım mesail ve ahkâmın heyeti mecmuasına da âmme hukuki denilmektedir.

Ammenin mukabili «hassa» dır.

2 - (Âmine) : Bir yaradır ki, et kesilib dimağ ile kemik arasın­daki deri meydana çıkmış olur. Kemiğin altında, dimağın üstünde bu­lunan bu deriye «tîmmürr'es», «Ummüddimağ» denir. Bu yaraya «ıhe1-znume» de denümisdir.

3 - (Aleti carihe) : Bedenin eczasının birbirinden tefrik eden şey ki, silâhdan eamdır. Kılıç, kama, süngü, mızrak, kurşun, balta, keskin tas, keskin ağaç, keskin cam ve ateş gibi şeyler âlâtt cârihadandır.

Vücudı parçalayan delen her şey, gerek demirden ve gerek bakır, tunç, gümüş gibi bir şeyden olsun âlâti câriha hükmündedir.

4 - (Akile) : Diyeti tahammül edib ödeyen asaba, aşiret, ehli dî­van ve sairedir. Bunlar, kendi efradından birinin şübhei amd veya hata suretiyle yapdığı cinayetin diyetini veya «gurre» denilen zamanını te­diye etmekle mükellef bulunurlar.

Diyeti tahammül edenlerden her birine «Âkil» denir. Heyeti mec­muasına da «Âkile» denir ki, «cemaati âkile» manasınadır. Cem'i «ava-kil» dir.

İslâm hukukunda bir cinayetden dolayı icab eden diyet-i itaya «akb denildiği gibi bizzat diyete de «akl» adı verilmişdir. Cem'i «ukul» dür.

Esasen akl lâfzı, imsak ve istimsâk manasınadır. Devenin ayağını büküb büekcesini koluna bağlamaya «akl» denir. evenin dizlerini bağ­ladıkları ipe ve bir sene içinde deve ve koyundan verilmesi lâzım gelen zekâta da «ıkal» denilir.

Vaktiyle Arabistan'da carî bir â'dete göre caninin âkilesi, diyet de-' velerini veliyyi cinayetin hanesi' önüne geceleyin götürüb bağladıkları cihetle bu diyet develerine de «akl» denilmiş, sonra alel'itlâk diyetlere bu ad verilmişdir.

Maahaza diyet itası, kan dökülmesini men ve imsak edecek bir kuv-vei müeyyide mesabesinde olduğundan bu münasebetle de diyete «akb denilmiş olması melhuzdur.

İnsanın harekâtını tanzim, kendisini fena şeylerden men ve imsak et-üği cihetledir ki, insandaki yüksek bir kuvvete de «akl» denibnişdir.

Bir caninin âkilesi tarafından ödenen diyete de «ta'kule» denir. Cem'i «teakıl» dir.

5 - (Afî) : Yapılan bir kusuru, bir kabahati veya bir cinayeti af ve setr edib mürtekibini muahaze etmeyen kimsedir.

6 - (Afüv) : Lâfzı lûgatde mahv manasınadır. Bu cihetle bir şah­sı affetmek, onun irtikâb etdiği bir kusuru, bir cijrmü mahv ve izale et­mek, onu yapılmamış gibi saymak demek olur. Afüv edilen şahsa da «mafüvvün anh» denir.

7 - (Afüv anil'kısas) : Veliyyi cinayetin veya bizzat hakkında ci­nayet işlenmiş olan kimsenin icab eden kısas hakkını iskat etmesidir.

Caniyi bir bedel mukabilinde afüv eden velîye de «mafüvvün leh» denir ki «muta leh» manasınadır. Bu takdirde, afüv, fazl ve ihsan mâ­nâsına olmuş olur. Veliyyi cinayetin veya bizzat mecniyyün aleyhin'icab eden kısası veya diyet hakkını iskat etmesine de «afüv aniTcinaye* de­nilir.

8 - (Afüv anil'kat') : Bir uzvu kesilmiş olan kimsenin bu sebep­le mâlik olduğu kısas veya diyet hakkını caniden iskat etmesidir.

9 - (Afüv anilcerahe) : Hakkında cinayet yapılmış olan kimse­nin cerahaden dolayı mâlik olduğu kısas, diyet veya hükümeti adi hak­kım istifa etmeyib caniye bağışlamasıdır.

10 - (Afüv anlşşecce) : Mecniyyün aleyhin cani Üzerine lâzım ge­len kısas, diyet veya hükümeti adi hakkını istifa etmeyip caniye bağış­laması demekdir.

11 - (Amden cerh) : Bir insanı gerek âleti carine ile ve gerek

başka bir şey ile haksız yere kasden yar alam ak dır.

12 - (Amden kati) : öldürülmesi meşru olmayan bir inşam âleti cârihadan binle kasden öldürmekdir.

13 - (Âhir) : Başkasının menkûhesiyle gayri meşru mukarenetde bulunmak fezahetini irtikâb eden fâcir kimse demekdir.

Âhir tâbiri,-lügâtde fisk, fücur ve gayri meşru mücameat mânâ­sım ifade eden «ahr», «aher» kelimelerinden alınmıştır. [2]