( S )
148 - (Sekran) : Müskiratdan birinin istimalile sarhoş olan kimsedir. de kul anılan bir müskirin dimağa yükselen buharlarının tesirinden nusule gelen bir haleti mahsusadır ki, lisanımızda sarhoşluk denir.
149 - (Seker) : Pişirilraeyib kendi kendine galeyan eden ve i?-tidad edib müskir bir hâle gelen yaş hurma suyudur.
150 - (Simhak) : Başa veya yüze isabet eden bir yaradır ki, et kesilmiş, et İle baş kemiği arasındaki ince zar gibi ,deri görünmeğe bağlamış olur, Bm ince deriye de «simhak» denir.
151 - (Sirayet filcinaye) : Yapılan bir cinayet neticesinde tahari-
düs eden şeccenin veya cirahatin dairesini tevsi etmesine veya mevte müeddi olmasına ıtlak olunur.
152 - (Sârik) : Başkasının malını gizlice alan kimsedir. CenVi : sürrakdır. Böyle alınan mala *mesruk», kendisinden malı böyle gizlice alınan kimseye «mesrûkun minh», bir malın böyle alındığı - çalındığı yere de «mesrûkun fin» denir.
153 - (Sirkat) : Uğruluk/çalma, başkasının malını gizlice almak-dır. Mikdarı az olsun, olmasın, haddi icab etsin etmesin. Buna «serika» da denir.
154 - (Sirkati suğra) : Alelade, küçük hırsızlık. Bunun haddi icab eden kısmı, şu veçhile tarif olunur: «Mükellef bir şahsın lâakal nisabı sirkat mikdan, tafih ve mütesariül'fesad olmayan mütekavvim bir malı mahfuz bulunduğu yerden gizlice ahb harice çıkarmakdır kî, kendisinin bu malda bir hakkı olmadığı gibi bunda bir mülk şübhesi de bulunmaz.
155 - (Sirkati kübra) : Kal'ı tarikden, yol kesiciltkden ibaretdir. Kat'ı tarik tabirine müracaat!.
156 - (Serikati müttehide) : Başka başka kimselere aid olduğu halde bir mahalli hırzde bulunan mallar hakkındaki sirkatlerdir.
157 - (Serikati muhtelife) : Gerek bir kimseye ve gerek başka başka kimselere aid olub muhtelif hırzlerde bulunan mallar hakkındaki sirkatlerdir.
158 - (Serikati müştereke) : Bir kaç şahsın birlikde yapmış oldukları sirkatlerdir.
159 - (Siyaset) : Tâbiri, esasen tedbiri umurdan, ve her işi güzelce tesviyeye kıyamdan ibaret, cemiyetli bir mahiyeti haizdir. Hükümet, memleket idaresi, ceza ve hususiyle idam cezası mânasında müs tameldir. Siyasete aid bir şeye «siyasî» denir. CenVi «siyasiyat» dır. Siyaset erbabına da «siyasiyyun» denir.
İslâm hukukunda siyaset: «tâzirden, yani: haddin dününde bulunan bir te'dib ve cezadan ibaretdir ki, icabına göre darb ile, habs ilo vesaire ile yapılır.
Siyaset mefhumu, bir itibar ile ta'zirden eamdır. Bu bakımdan siyaset, islâm hukukunda şöyle tarif edilmektedir: VeHyyül'emrin raiyye üzerindeki emir ve nehyi», «âdaba, mesaliha, intizamı emvale riayet içim mevzu kanun», «insanları dünya ve ahiretde necatlerine badi olacak bir yola irşad ile beşeriyetin salâhına çalışmak.»
160 - (Siyaseti şer'iyye) : Beşeriyetin salâh ve intizamı için şer'i şerifin kabul ve iltizam etdiği bir kısım âli ahkâmdan ibaretdir.
161 - (Siyaseti âdile) : Nâstn haklarını zulnı ve itiaaf erbabının timden kurtaran siyasettir ki, şeriatdon maduddur.
162 - (Siyaseti zâüıne) : Halkın hukukuna ınünafi olan bir siyasettir kî, jjur'ı şerifçe memnudur.
163 - (Siyaseti âmme) : Bütün bîr cemiyetin salâh ve intizamı İçm iltizam olan bir kısım ahkâmdan ibaretdir.
164 - (Siyaseti hassa) ; Bazı ceraim erbabı hakkında velev kati suretiyle olsun vuku bulacak zecr ve te'dib demekdir.[17]
(S)
- Hicret.org
- 5.444