Diyarların Yıkılmasından Münbais Ölüm

Diyarların Yıkılmasından Münbais Ölüm


354 - : Bir dıvarın yıkılarak bir kimsenin telef olmasına sebebi­yet vermesine «cinayeti hâit» denir ki, bazan zamanı mucib olur, basar oliuaz.

Şöyle ki : Bir kimsenin divan, güzelce bina edilmiş, iken bilâhare bir şahsan üzerine yıkılarak mevtine sebebiyet verse o kimse üzerine zaman lâzım gelmez. Fakat duvarı bidayeten inhidama mail bir halat yapdırmış ise üzerine diyet lâzım gelir. Velev ki, kendisine «tekaddümı vaki olmug olmasın. Çünkü dıvarın böyle yapılması, başkasının hava. sini işgal ve kendisinin yıkılmasını intaç edeceği cihetle bir tecavüz

355 - : Tekaddüm, melhuz bir zararın izale edilmesi için evvelce yapılan bir tavsiyeden, tenbihden ibaretdir.

Meselâ. : hane sahibine hitaben : «Senin bu duvarın yıkılmaya yüz tutmuş veya korkunç bir durumda bulunmuş, yıkılıb bir kimseyi telef etmesin,- bunun icabına bak» denilmesi bir tekaddümdür.

Fakat «senin duvaçın inhidama mail bulunuyor, bunu yrkıversen münasib olur» denilmesi, bir tekaddüm sayılmaz. Çünkü böyle bir söz, bir taleb ve tenbih değil, bir müşavere maHiyetindedir. Bedayi.

356 - : Bir tekaddümün lüzumu, duvarın inhidama mail olduğu­nu bilmediğine dair mal sahibinin dermeyan edeceği melhuz mazereti bertaraf etmek faidesîni de mutazammındır.

Tekaddümün resmî bir makamda yapılması veya işhad edilmesi, her halde lâzım değildir. Şu kadar var ki, ileride inkâra mahal kalmamak için işhad edilmesi, ihtiyaten lâzımdır.

Tekaddüm vukuu, inkâr halinde iki erkeğin veya bir erkek ile iki' kadının şahadetleriyle sabit olur. Bedayi

357 - : Bir dıvar, bilâhare inhidama mail olmakla yıkıhb bir kim­seyi telef etse bakılır : Eğer sahibine tekaddüm vuku bulmuş, badehu hedme müsaid bir vakit de geçmiş, ise diyeti müstelzim olur ve illâ ol­maz. Tenvir,

358 - : Tariki amma yıkılan bir dıvarın jenkazmdan umuma za­rar dokunması melhuz olmakla bu enkazı kaldırması hakkındaki tekaü­düme rağmen sahibi bunu kaldırmaya kâfi bir vakit geçdiği halde kal-dırmayıb da bu enkazdan dolayı kazaen bir insan telef olsa sahibine bu insanın diyetini vermek lâzım gelir. Dıvar hakkındaki işhad," enkaz hak­kında da işhaddır. Tenvir, Reddi Muhtar.

359 - : Dıvarm yıkılmasından dolayı verilmesi icab eden diyeti dıvar sahibinin mevcud ise âkilesi, mevcud değilse tamamen kendisi te­diye eder. Fakat bu telefden dolayı mal sahibine keffaret lâzım gelmez. Çünkü bu, hata dûnunda tesebbüben vaki bir telefdir. Bedayî, Haniyye.

360 - : Bir tekaddüm ve tenbihin muteber olması için aşağıda sırasiyle beyan olunacağı üzere beş, altı şart vardır:

361 - : Tekaddümde bulunan kimsenin bu tekaddüme hakkı ol­malıdır.

Şöyle ki: inhidama mail olan bir dıvar, bitişiğindeki bir ev üzerine mail olub da yıkılmasiyle o ev sakinlerinden birini telef etmiş, olsa tekad­düm, evvelce bunlardan biri tarafından yapılmış olmalıdır. Başkalarının tekaddümü faide vermez

Ve eğer bu dıvar, bir tariki hâs üzerine mail olub da yıkılmasiyle bu tarikden mürura hakkı olanlardan birini telef etmiş ise tekaddüm, mutlaka bunlardan biri tarafından vuku bulmuş olmalıdır.

Ve eğer tariki amma mail olub da yıkılmasiyle bir 'kimseyi telef etmiş ise her kimin tarafından olursa olsun tekaddümün vuku bulmuş olması kâfidir. Çünkü tariki âmda herkesin hakkı vardır.

362 - :- Tekaddümde bulunan kimse; âkil, mümeyyiz olmalıdır; Binaenaleyh gayrı mümeyyizin, mecnun ile matuhun tekaddümleri

muteber değildir.

îtfaahaza bu hususda müslim ile zimmî, hür ile rakik arasında fark yokdur. Bunlardan herhangi birinin tekaddümü kifayet eder. Şu kadar var ki, mümeyyiz olan çocuk, velîsi tarafından, rakik de mevlâsı tara­fından husumete;'1 tekaddüm vazifesini ifaya me'zun bulunmalıdır.

363 - : Kendisine tekaddüm yapılacak kimse, inhidama mail olan •divan yıkmaya şşr'an me'zun bulunmalıdır.

Binaenaleyh müste'cire, müstaîre, müstevdea, mürtehine yapılacak bir tekaddüm, muteber olmaz. Çünkü bunlar, yıkmak velayetini, kudre­tini haiz değildirler.

364 - : Bir tekaddümün muteber olması için aranılan velayet ve kudret, inhidam vaktine kadar devam etmelidir.

Binaenaleyh kendisine tekaddüm vaki olan kimse, henüz dıvar yı­kılmadan onu ihtiva eden binayı bir veçhile mülkünden çıkarsa veya te-cennün, azl, vefat gibi bir sebeble bu velayet ve küdretden mahrum kal­sa artık tekaddümün hükmü kalmamış olur, yeniden tekaddüm lâzım gelir.

365 - : Tekaddümden sonra hedme müsaid olacak bir zaman geç­melidir.

Binaenaleyh tekaddüm ve isnadı müteakib henüz yıkmaya müsaid bir zaman geçmeden dıvar yıkılarak bir kimseyi telef etse sahibine za­man lâzım gelmez.

366 - : Dıvar müteaddid kimseler arasında müşterek olunca hep­sine tekaddüm edilmelidir ki, bir telef vukuunda tam zaman lâzım gel­sin. Aksi takdirde herhangi şerike tekaddüm vaki olmuş ise yalnız ondan hissesi nisbetinde diyet alınabilir. Çünkü bazan bir cemaatden ibaret olan şeriklerin hepsine tekaddüm kabil olamaz. Binaenaleyh bunlardan herhangi biri hakkındaki tekaddüm, kendi hissesi nisbetinde muteber ol­mayacak olursa zarara müeddî olur. Zarar ise bikaderil'imkân def olunur. Bedayi, Hindiyye.

367 - : înhidama mail dıvar, vakfa aid ise tekaddüm, mütevelli­sine yapılır. Velev ki o vakıf, icareteynli bir vakıf olsun. Bu tekaddüm­den sonra dıvar yıkılıb bir zarara sebebiyet verse zamanı vâkıfın mâlin­den lâzım gelir, telef olan insanın diyeti ise vâkıfın âkilesi üzerine lâzım gelir. Yoksa mütevellinin malinden veya vakfın mâlinden lâzım gelmez.

Çünkü mütevelli, vâkıfın naibidir. Vakfın ise zimmeti yokdur. Reddi Muhtar.

Ebniyesi mülk ve1 arsası mukataah bir vakıfda ise tekaddüm, ebniye sahibine yapıhr. Böyle bir dıvar, çocuk, deli gibi velayet altında bulunan kimselere, aid olunca da tekaddüm, bunların velîlerine veya vasilerine yapılır. Bu tekaddüme rağmen ileride dıvarın yıkılmasiyle bir zarar vu­kua gelse bunun zamanı o çocuğa veya deîiye aid olur. Çünkü bunların velîleri, vasileri bunların namına hareket ederler. Ankaravî.

368 - : Kısmen ittisalindeki hane üzerine, kısmen de tariki âm üzerine mail olan bir dıvar, yıkılarak ya hane sakinlerinden veya o yol­dan geçenlerden birini telef etse bakılır : Eğer lâalettayin bunlardan biri tarafından tekaddüm vaki olmuş İse dıvar sahibi üzerine diyet lâzım gelir. Tekaddüm vuku bulmamış ise bir şey lâzım gelmiz.

369 - : inhidama mail bir dıvar sahibine badettekaddüm îüzumı şer'îsinden ziyade bir mühlet verilse nazar olunur : Eğer dıvar, bir hane üzerine müteveccih olub da sahibine tekaddüm eden kimse tarafından mühlet verilmiş ise bu, muteber olur. Binaenaleyh bu mühlet müddeti henüz bitmeden dıvar, o hane üzerine yıkılarak o kimseyi veya ailesinden birini telef etse dıvar sahibine zaman lâzım gelmez. Fakat dıvar, tariki âmme müteveccih olduğu halde sahibine tekaddüm eden kimse tarafın­dan veya hâkim canibinden mühlet verilmiş ise bu, muteber olmaz. Bi­naenaleyh tekaddüm vukuundan itibaren divan hedme müsait bir vakit geçtiği halde henüz mühlet bitmeden dıvar, yıkılarak birisini telef etse diyetini dıvar sahibi zamin olur. Çünkü âmmeye aid olan bir hak, böyle muteber olmayan bir te'cil ile sakıt olmaz.

Tariki hassa müteveccih bir dıvar hakkında da o tarikden mürura hakkı olanların tacilleri muteberdir, içlerinden bazılarının mühlet ver­mesi başkaları hakkında muteber olmamak icab eder. Dürer, Gurer, Reddi Muhtar, Mi'yan Adalet.

370 - : Ecîr olan kimselerin yıkmakda oldukları bir dıvar, ken­dilerinden veya haneden birisinin üzerine yıkılarak telefini intaç etse bunun diyeti ve keffareti ecirler üzerine lâzım gelir, dıvar sahibine lâzmi gelmez.

371 - Bir dıvar üzerindeki oluk, düşerek bir kimseyi telef etse bakılır : Eğer o kimseye oluğun dıvar üstündeki kısmı isabet etmiş ise sahibine zaman lâzım gelmez. Çünkü dıvar sahibinin divan üzerine o kısmı koyması caizdir. Cevazı şer'î ise zamana münafidir. Fakat harice çıkarılmış olan kısmı isabet etmiş ise dıvar sahibi üzerine tam diyet lâ­zım gelir. Zira bu suretle hakkı tecavüz etmiş bulunur.

Şayed oluğun her iki.tarafı da isabet etmiş veya hangi kısmın isa­bet etdiği gayri malûm bulunmuş ise nısıf diyet lâzım gelir.

Yarılmış, harab olmuş sukuta yüz tutmuş dıvarlar hakkında da yukarıdaki hükümler carîdir. Bedayî, Hindiyye.

372 - : Bir binanın üst katı bir kimseye, alt katı da başka bir kimseye aid olub da bu katlardan birinde sukut alâmeti zahir olduğu takdirde de tekaddüm muamelesi cereyan eder. Şöyle ki : Bilfarz üst kat yıkılmaya yüz tutmakla sahibine alt katta oturanlar tarafından te­kaddüm vuku bulduktan sonra yıkılmakla bunlardan birinin telefine sebeb olsa o yıkılan kat sahibine zaman lâzım gelir.

373 - : Bir kimse, bir divardan veya pencereden aşağıya düşerek durmakda veya yürümekde olan bîr şahsı telef etse diyetini zamin olur, üzerine keffaret de lâzım gelir. Çünkü o kimse, bu-hâdisenin bilmüba-şere faili sayılır. Fakat böyle yukarıdan düşen kimse, aşağıda bulunan bir şahsa çarparak vefat ştse bakılır: eğer o aşağıdaki şahıs, yoldan geç-mekde bulunan veya kendi arsasında duran bir şahıs ise kendisne bir zaman lâzım gelmez. Amma yolda durmakta, oturmakda veya uyumak-da bulunan bir şahıs ise müteveffanın diyetini zamin olur. Zira bu tak­dirde başkasının hukukuna tecavüz etmiş bulunur.

374 - : Nefsi telef etdiğinden dolayı diyeti müstelzim olan bir hedm ve sukut hadisesi, cerhe, kat'ı uzva sebebiyet verdiği takdirde de - ayni şerait dairesinde - ersi müstelzim olur. Hindiyye, Reddi Muh­tar, İzahürcinayet. Gasb mebhasine de müracaat!.

«(MaÜkîlere göre de yıkıhb bir şahsın telefine sebebiyet veren bir divardan dolayı sahibine zaman lâzım gelmesi için - tekaddüm husu­sunda - iştihad lâzımdır.

Binaenaleyh böyle bir hâdise zuhurunda bakılır : eğer dıvar. inhi­tata mail ve benzerleri korkunç bir halde bulunmuş, işhad da vaki ol­muş ise sahibi üzerine zaman lâzım gelir. Fakat 'işhad vaki olmamış ise zaman lâzım gelmemelidir. Velev ki benzerleri mahuf bulunsun.

Divan inhidama mail olan hane kiraya verilmiş veya terhin edilmiş ise bakılır : sahibi hazır ise işhad kendisine karşı yapıhr. Hazır değilse ' keyfiyet, veliyyüremre - hâkime arz edilir. Hanede sakin olanlara kar­şı işhad faide vermez. Onların divan yıkmaya salâhiyetleri yokdur. Mti-devvenetül'kübrâ.)

(Şafiî fukahasma göre tekaddüm, işhad bulunsun, bulunmasın inti-dama mail bir dıvarın yıkılmasından münbais zarar ve ziyam sahibi za­min olmaz. Çünkü o, bu divan kendi mülkünde vaz etmiştir. Dıvarın bu meyli ise sahibinin fi'liyie olmaksızın hadis olnıuşdur. Şu kadar var ki, sahibi bunu bu halde bırakdığından dolayı isaetde bulunmuş olur. Muh­tasarı Müzeni.)

(Zahirîlere göre de işhad bulunsun bulunmasın dıvarın kıyılıb bir şahsı veya bir malı telef etmesinden dolayı sahibine ne diyet, ne kefaret ne de zaman lâzım gelmez. Bu dıvarın san i bine ne âmden ve ne de hataen katil denilemez. Mallar muhteremdir, bir kimse üzerine nassm veya ic-maın icab etmediği bir garamet ile hüküm caiz değildir. Kbî Leylâya ve Ebû Sevre göre de divar sahibi, eğer dıvarın meylini ve za'fını bildiği halde onu hâli üzere bırakmış ise zamin olur ve illâ zamin olmaz.

îshak îbni Rahveyhe göre ise dıvarın isabet etdiği şeyi işhad bulun­sun bulunmasın sahibi zamin olur. Elmuhallâ.) [42]