Hayvanlara Müteallik Cinayetler

Hayvanlara Müteallik Cinayetler :


381 - : İstılah kısmında da yazıldığı üzere bir hayvanın basma-siyle, sadmesiyle, ısırnıasiyle, sıçramasiyle, ön ayağını çarpmasiyle, arka ayağını tepmesiyle veya kuyruğiyle vurmasiyle husule gelen cinayete «cinayetülbehîme» denir. Böyle bir cinayetden mütevellid zarar ve ziyan, agağıda kısmen bildirildiği veçhile bazan heder olur gider, bazan da o hayvanın sahibi veya rakibi veya aaiki = sürücüsü veyahut kaidi Ön­den geçicisi veyahut hem rakibi, hem de saik ve kaidi tarafından tazmin edilir.

382 - : Hayvanlar hakkında gasb veya itlaf suretiyle vuku bütan cinayetlere de «cinayat aleîbehaim» adı verilir ki, bunların hükmü de zaman. - bedellerini ödemek ve bazı hususlarda da keffaretdir. Haremi şerifdeki sayd = av avlamak gibi.

Hayvanlar hakkındaki cinayet - itlaf hâdiselerinin hükümleri, gasb ve itlaf mebhasinde yazılıdır. Hayvanların yapdıkları cinayetlerin hükümleri ise kısmen bervechi âtidir.

388 - Merada otlayan veya sahibinin muştaki ilen veya müş­tereken maiik olduğu mahalde duran veya sahibinin şevki olmaksızın bo-şanarak başkasının. mülküne giren bir hayvan, orada kendiliğinden bir kimseyi tepmek veya çarpmak gibi bir suretle telef etae sahibine zaman, yani : diyet lâzım gelmez.

Fakat bir kimsenin hayvanı, kendi' mülkünde birisini telef ederken o kimse bunu görüp de men etmezse üzerine zaman lâzım gelir. Bedayi, Tenvir, Ankaravî.

384 - : Kendiliğinden boşanıb firar eden bir hayvan, arkasından

yetişib kendisini tutmak isteyen bir kimseyi tepib telef etse, sahibine zaman lâzım gelmez.

385 - : Bir kimse tarafından başkasının mülküne idhal edilen bir hayvan, orada kendiliğinden birisini telef etae bakılır: eğer o kim­se bu hayvanı o mülke sahibinin müsaadesiyle idhal etmiş ise üzerine zaman lâzım gelmez ve illâ lâzım gelir. Mi'yarı Adalet, Ankaravî.

386 - : Bir kimsenin râkib olduğu hayvan, gerek kendi mülkün­de ve gerek başka birinin mülkünde ve gerek tariki âm gibi "bir mahal­de Ön veya arka ayağiyle üzerine basarak bir şahsı telef etse, bunu o râkib, mübaşereten telef etmiş sayılacağı cihetle üzerine diyet ve kef-faret lâzım gelir. Aralarında karabet mevcud ise mirasdan, vasiyetden de mahrum kalır.

Fakat böyle bir hayvan, yürürken başiyle veya ön veya arka aya­ğiyle dokunmasiyle veya ısırmasiyle veya ön ayağını çarpmasiyle, yahut müsademesiyîe bir kimseyi telef etse, rakibine yalnız zaman lâzım gelir, mirasdan, vasiyetden mahrumiyet lâzım gelmez. Çünkü bu suretde ra-kib, mübaşir değil, mütesebbib mevkiinde bulunmuş olur.

Amma bu hayvan, böyle arka ayağiyle depmesinden veya kuynıeu-nu çarpmasından nâsi bir kimsevi telef etse rakibine zaman da lâzım gelmez. Zira bu, mümkinütteharrüz olmavan bir sebeble vücude gelmiş olur. Bedayî. Hindiyye, Kudurt, Mülteka.

387 - : Bir hayvan, tariki âmda mutad veçhile yuları tutulurken arkasından gelib kendisine çardan kimsevi rakibinin sun'u olmaksızın tepib öldürse rakibine zaman lâzım gelmez.

Kezalik : rakibinin vıkıîması üzerine boşanan bir hayvan, yoluna dovam ile bir insanı telef etse, rakibine zaman teveccüh etmez. Bedayi, Dürer.

388 - : Bir kimsenin tariki âmda durdurduğu veya bağladığı hay­van, bir şahsı telef etse diyeti o kimse üzerine lâzım gelir. Çünkü tariki âmda hayvanım durdurmaya veya bağlamaya kimsenin salâhiyeti yok-dur. Bunu yapmakla o kimse, başkalarının hukukuna teaddî etmiş, bir şahsın telefine sebebiyet vermiş olur. Binaenaleyh bü, tesebbüb tarikiyle bir katil demek olduğundan keffareti, mirasdan, vasiyetden mahrumi­yeti icab etmez.

Bir mescidin önünde durdurulan hayvan hakkında da bu hüküm, carîdir. Meğer ki bu mescidin önünde hayvan durdurulması için ve-îiyvüî!emr tarafından bir mevkif tayin edilmiş olsun. Hindiyye, Tenvir, Ankaravî.

Kezalik: bir hayvan, gem almadığı cihetle başı zabt edilemeyib bir insanı telef etse rakibine zaman lâzım gelmez. Çünkü hayvanatın kendiliğinden olarak vukua gelen cinayetleri, mazarratları hederdir.

389 - : Tariki âmda veya bir mesci dönünde durdurulmuş veya bağlanmış olan bir hayvan, oradan bir veçhile ayrılarak kendi basma gittiği bir yerde birisim telef edecek olsa diyetini o hayvanın sahibi za­min olmaz. Hindiyye.

390 - : Bir kimse, tariki amma başı boş bırakılması mutad olma­yan bir hayvanı bu suretle salıvermekle o hayvan, bırakıldığı yolda ken­diliğinden yürürken bir şahsı telef etse diyeti o kimse üzerine lâzım ge­lir. Hedâye.

391 - : Bir hayvan, tariki amma veliyyülemrin izni olmaksızın konulmuş olan taş veya kereste gibi bir şeyin kendisine çarpmasından' ürkerek bir kimseyi tepmesi veya çarpmasiyle telef etse bu kimsenin di­yetini o şeyi tariki amma bırakmış olan şahıs zamin olur. Bunda tekad-düm şart değildir. Bunda ibtidaen bir teaddî vardır, o şahıs bu telefe se­bebiyet vermişdir. Dürer, Fetavai Kaidiyye.

392 - : Bir hayvanın yolda hızlı koşturulmasından dolayı ayak-laı-ımn dokunmasiyle sıçrayan büyük bir tas. parçası, bir kimseye isabet ederek mevtine veya gözünün çıkmasına sebebiyet verse diyetini o hay­vanın rakibi zamiri olur. Çünkü bu, mümkinütteharrüz bir hareket oldu­ğu halde bundan teharrüz edilmemşdr. Bu hususda râkib ile redîf, saik ile kaid müsavidirler. Bedayî, Hindiyye.

393 - : Yol üzerinde olmaksızın sahrada veya at pazarı gibi bir yerde veya kira hayvanlarının durmalarına mahsus bir mahalde, yahud nâsın izdihamı sebebiyle mürur ve ubur kesilmek gibi bir zarurete mebni tarîki âmda durdurulan bir hayvan, sahibinin sun'u olmaksızın bir kim­seyi tepib veya çarpıp veya ısırıp telef etse sahibine zaman lâzım gelmez Bedayi, Haniyye.

394 - : Bir hayvana rakibinin veya saik ve kaidinin izniyle dür­ten veya vuran kimsenin bu fi'li, bizzat rakibinin veya saik ve kaidinin ti'li mesabesindedir. Binaenaleyh yürümekde bulunan bir hayvan, bu dürtmeden veya darbden nâşi bir şahsı telef etse ne rakibine veya saik ve kaidine, ne de nâhis ve daribine zaman lâzım gelmez. Çünkü bir kimse yürümekde bulunan hayvanına yolda yürümek için dürtmeğe mezundur.

Fakat kaidi veya saikı bulunan bir hayvan, yolda birisinin bilâ izin dürtmesi üzerine boşanarak hemen bir kimseyi telef etse diyetini yalnız o dürten şahıs zamin olur. Velev ki çocuk olsun. Cevhere, Mülteka.

395 - : Bir hayvan, bir şahsın dürtmesinden veya vurmasından dolayı ürkerer rakibini düşürüb telef etse bunun diyetini o gahıs zamin olur. Fakat bu halde hayvan, rakibinden başka birisini telef etse bakılır: Eğer üzerine ayakîariyle basarak öldürmüş ise icab eden diyeti o şahıs, râkib ile beraber msfiyet üzere zamin oîur. Ve eğer Ön veya arka ayağı veya başı ile çarparak veya müsademe ederek telef etmiş ise diyeti yal­nız o şahıs tazmin eder. Tenvir, Reddî muhtar, miyarı adalet.

396 - : İki. râkib, biribiriyle müsademe ederek telef olsalar her birinin diyetini - mevcud ise - diğerinin âkilesi öder. Çünkü her biri diğerinin sadmesiyle telef olmuşdur. Bu, İmamı Âzam ile İmameyne gö­redir, îmamı Züfer ile İmam Şafiîye göre her birinin âkilesi, diğerinin yalnız nısıf diyetini te'diye eder. Zira telef hâdisesi, her iki rakibin fi'liyle vukua gelmişdir. Bir kimsenin kendi fi'liyle kendi hakkında vuku bulan bir cinayet ise hederdir. Bedayî, Bahri Raik.

397 - : Müteaddid saikleri, kaidleri bulunub katar halinde yürü­yen hayvanlardan biri, bir şahsı bir suretle telef etse diyetini bu saikler ile kaidler bü'iştirâk zamin olurlar. Çünkü bu telefe sebebiyet vermekds hepsinin dahli vardır. Bunlar, gerek piyade ve gerek süvari olsunlar mü: savidir.

Şu kadar var ki, bunlardan râkib olan bir sâikin veya kaidin hav-vanı, "nir şahsın üzerine basmak suretiyle bu telef hâdisesini meydana getirmiş olunca bu râkib; hem diyete iştirak eder, hem de telef olan şahsın akribasından ise mirasından mahrum kalır. Çünkü bu halde ken­disinin fi'li, bir mübaşeret mahiyetinde bulunmuş oîur. Bedayi, Hindiyye.

398 - : Bir katarın önünde kaidi, arkasında da saiki bulunduğu halde bu kaidin Önünde bulunan yolculardan bir rakibin hayvanı, bir kimseyi basıb telef etse diyetini bunların üçü mütesaviyen zami" olur­lar.

Rakibin arka tarafındaki bir havvanm telef edecetri kimsenin diveti hakkında da hüküm böyledir. Fakat rakibin ön tarafındaki bir havvanm telef edeceği kimsenin divetine râkib iştirâV etmez, bunu valnız kaid ile, saik zamin olurlar. Cönkü bu halde râkib, ne mübaşirdir ve ne de kaid vaziyetinde bulunmuştur.

Maahaza bazı fuhaltava pöre rakibin havvanı birisini t^lef nrterse zamanı valnız rakibe aid olur. buna kaid He sâîk iştirak etmez. Zira râ­kib, mübaşir olmakla telef hâdisesi valnız kendjsine izafe edilir. Bedayî, Tatar Haniyye.

399 - : Bir kimse, bir köpeği ısırtmak için bir gahıs üzerine kış-k>rtmakla konek koşun o şahsı ısırarak telef etse divetini o kimse za­min oîur. Çünkü bu körjeçi bövle kışkırtmak, bir hayvanı salıvererek birinin telefine sebebiyet vermek gibidir.

Bu mesele, İmam Ebu Yusüfe göredir. Fetva için muhtar örülen de budur. îmam Muhammede göre eğer o kimse, kışkırtmakla beraber saik veya kaid bulunmuş ise diyeti zamin olur ve illâ olmaz.

îmam Azama göre ise o kimseye mutlaka zaman lâzım gelmez. Zira telef hâdisesi, bu kışkırtmakla değil, köpeğin kendi ihtiyariyle vuku bul-muşdur. Hayvanatın kendi ihtiyarlariyle yapdıkları cinayetler ise heder­dir. Bedayî, Hindiyye.

400 - : Bir köpek, bulunduğu haneye sahibinin izniyle veya izni olmaksızın giren bir kimseyi ısırarak telef etse sahibine zaman lâzım gelmez. Çünkü köpeği hanede tutmak, mübahdır, sahibi bu telefe sebe­biyet vermiş sayılmaz. Bedayi.

401 - : Bir kimse, süsken öküz veya dalayıcı köpek gibi zararlı bir hayvanı - mahallesi veya karyesi ahalisinden biri tarafından : «hay­vanını zapt et» diye vaki olan tekaddüm ve tenbihe rağmen - zabt et-beyib de salıvermekle bir şahsı telef edecek olsa diyetini zamin olur. Fa­kat bir kimsenin av iğin salıverdiği köpeği, kendisi saik olmadığı halde bir şahsı çarparak telef etse o kimseye - rivayatı zahireye göre - za­man lâzım gelmez. Dürer, Hindiyye.

402 - : Bir şahsı arslan gibi yırtıcı- bir hayvanın önüne itip de o hayvan tarafından parçalanarak telef edilmesine sebebiyet veren kim­seye zaman lâzım gelmez. Fakat bu kimse, müebbed suretde habse müs-tahik olur. Tenvir.

403 - : Bir kimsenin yola atdığı bir akreb veya yılan, orada bir şahsı ısırarak telef etse diyeti o kimse üzerine lâzım gelir. Çünkü bunları vola atmakla teaddide buiunmurçdur. Fakat atılan hayvan, atıldığı yer­den başka bir yere gidib de badehu birisini telef etse artık atana zaman lâzım gelmez. Zira bu takdirde teaddî, bertaraf olmuş olur. Bedayi, Mebsut

404 - : Hayvanat vasıtasiyle nefs hakkında yapılarak diyeti müs-telzinı olan bir cinayet, mâdünennefs vuku bulduğu takdirde de ersi = azaya aid diyeti müstelzim olur.

«(Malikîlere göre de hayvanlar vasıtasiyle yapılan cinayetler- hak-kmda şu gibi hükümler vardır :

(1) : Bir kimsenin râkib olduğu hayvan, "bir şahsı çiğneyib öldür­se o kimseye zaman = diye lâzım gelir. İki süvari arasında tesadüm vukubulduğu takdirde bakılır: Eğer amden vuku bulmuş ise vefat ha­linde kısası, hataen vuku bulmuş ise zamanı müstelzim olur. Ne veçhile vuku bulduğu bilinmediği takdirde ise amde hami olunur. Çünkü süvari­lerin hareketleri kendilerine müzamdır. Bu tesadüm, bir aczi hakikîden dolayı vuku bulduğu suretde ise telef olanın kanı heder olmuş olur, kısas da, zaman da lâzım gelmez. Aczi hakikî ise iki süvariden hiç birinin ken­di nefsini veya râkib olduğu hayvanı diğeriyle müsademeden men'e bir veçhile muktedir olamaması hâlidir. Maahaza racih olan kavle nazaran bu aczi hakikî suretinde süvariler arasında vuku bulan müsademe, hata

hükmünde olarak diyeti ve malların kıymetlerinin zamanını müstelzim olur.

(2) : Bir kimsenin çekip götürdüğü bir katardaki İlk hayvan veya ron hayvan bir şahsı çiğneyip öldürse o kimsenin zamin olması lâzım gelir.

(3) : Bir kimse, bir şahsı yırtıcı bir hayvanın önüne atarak itlaf edilmesine, sebebiyet verse, hakkında kısas carî olur.

(4) : Bir kimse, yırtıcı bir hayvan ile birlikde bir şahsın üzerine atılıb döğe döğe ölümüne sebebiyet verse o kimse hakkında îbni Kası­mın iki kavli vardır. Bir kavline göre o kimse hakkında - evliyai ka­tilin kasamesi takdirinde - kısas lâzım gelir. Diğer bir kavle göre kısas lâzım gelmez, çünkü o şahsın Ölümü bu kimsenin fi'lile mi, yoksa hay­vanın fi'lile mi vücude geldiği bilinemez. Belki o kimsenin üzerine kendi mâlinden diyet lâzım gelir.

(5) : Bir kimse, diri ve insanı öldürür takımdan bir yılanı bir şahıs üzerine atmakla o yılan bu şahsı isırıb öldürse bakılır : Eğer o kimse, o yılanın bu şahsı öldüreceğini bilmiş ise hakkında kısas lâzım gelir. Ve­lev ki, şaka olarak atmış olsun.

Kezalik : O kimse, o yılanı bu şahıs üzerine şaka suretiyle olmak­sızın atmış ise hakkında kısas icab eder. Velev ki o hayvanın bu şahsı Öldüreceğini bilmemiş olsun.

Fakat o hayvanın öldüreceğini bilmemiş ve ona şaka tarikiyle at­mış bulunursa hakkında kısas değil, diyet lâzım gelir.

(6) : Bir şahsın üzerine atılan yılan ölmüş ve insanı öldürecek bir hacimde bulunmamış olursa, bunun atılması sebebiyle o şahsın ölmesin­den dolayı atanın üzerine yalnız diyet lâzım gelir.

(7) : Bir şahıs, üzerine atılan diri ve ölü bir yılandan korktuğu cihetle düşüb ölse, atan kimsenin üzerine diyet lâzım gelir.

(8) : Bir kelbi akurun yapacağı kati hakkında tafsilât vardır. Şöyle ki: Bir kimse, akur bir köpeği muayyen bir şahsı kati etmek mak-sadiyle edinmiş ise kendisine bu köpek hususunda tekaddüm inzar ve ihtar vuku bulmuş olsun olmasın, bu köpeğin o muayyen şahsı öl-dürmesiyle o kimse hakkında kısas lâzım gelir. Gayri muayyen bir şah­sı öldürdüğü takdirde ise diyet icab eder.

Amma bu hayvanı bir şahsın zararını asla kasd etmeksizin ittihaz etmiş ise bakılır : Eğer bu hayvanı sahibi ekinlerini, hayvanlarını bek­lemek gjbi bir vech için edinmiş, kendisine de evvelce tekaddüm = in-zaz ve tenbih vaki olmuş ise bu hayvanın bir insanı öldürmesinden dola­yı sahibine diyet lâzım gelir, tekaddüm vaki olmamış ise. lâzım gelmez.

Fakat bu kelbi akuru sahibi caiz olmayan bir vech için ittihar etmiş ise bu hayvanın telef edeceği şeyi zamin olur. Bu hususda kendi­sine tekaddüm vuku bulmuş olsun olmasın. Elverir ki, onun bir kelbi akur olduğu bilinmiş olsun. Elmüdevvenetürkübra, Şerhi ebil'berekât, Şerhi Muhammedi Hırşî.)

(Şafiîlere göre de hayvanların itlaf edecekleri şeyler hakkında şu gibi hükümler vardır :

(1) : Bir kimse râkib olduğu hayvanı zapte kadir iken bu hayvan her nasılsa dizgini, bağını kırarak bir şahsı telef etse o kimseye zaman lâzım gelmez. Fakat bu hayvan başkasına aid olub o kimse sahibinin izni olmaksızın buna râkib olmuş ise bu telefden dolayı zamin olur.

(2) Bir kimsenin hayvanı yolda yürürken işese veya terlese de bir şahıs bunların üzerine basmakla düşüb Ölse, o kimseye zaman lâzım gelmez. Çünkü aksi takdirde yoldan mürur ve ubur, mümteni olur.

(3) : Bir kimse, râkib olduğu hayvanı çamırların veya halkın top­landıkları bir yerde mu'tada muhalif bir süratle sürse bu yüzden tevel-lüd edecek zararı zamin olur. Fakat mutad veçhile sürmüş olsa zamin olmaz.

Kezalik-: koyun, sığır ve katar halde olmaksızın deve gibi hayvan­lar çarşı ve pazar gibi kalabalık bir yerde sevk edildiği takdirde mey­dana getirecekleri zararları, sâikleri zamin olurlar.

Kezalik : yaramaz huylu olub, yalnız kırlarda binilebilecek olan bir hayvana nâs arasında binerek bir zarara sebebiyet veren kimse, bu za­rarı zamin olur. Velev ki, o hayvanı hızlı sürmüş olmasın.

(4) : Bir kimse, bir çocuğu veya bir mecnunu emsalinin zapt edi­leceği veya edemiyeceği bir hayvana bindirmekle bir şeyin telef olma­sına sebebiyet verse, o şeyi bu kimse zamin olur.

(5) ; Bir kimse, bir hayvanı kuvvetlice bağlamış olduğu halde bu hayvan, her nasılsa kurtularak bir şahsı veya bir malı telef etse, o kim­seye zaman teveccüh etmez.

(6) : Bir veya müteaddid hayvanları bir yoldan râkib, saik veya kaid olarak gündüzün veya geceleyin götüren kimse, o hayvanların itlaf edecekleri malların bedellerini kendi malinden tazmin edeceği gibi bun­ların Öldürecekleri şahsın diyeti de o kimsenin âkilesi üzerine lâzım gelir.

(1) : Bir hayvanın iki rakibi bulunsa telef edeceği şeyi ikisi biz­zat veya âkîleleri vasıtasiyle tazmin ederler.

Kezalik : Bir hayvanın kaidi, sâiki bulunmakla beraber rakibi de bulunsa telef edeceği şeyin zamanı yalnız rakibine teveccüh eder. Çün­kü hayvanın yuları, onun elindedir. Fakat bu telef, bu hayvana başka­sının vurmasından ileri gelse zaman, bu vurana lâzım gelir. Velev ki, gayri mümeyyiz bir gocuk olsun.

(8) : İki süvari, bir müsademe neticesinde birden ölseler her biri­nin âkilesi, üzerine diğerinin nısıf diyeti lâzım gelir. Çünkü her biri, hem kendisinin» hem de sahibinin sadmesinden ölmüştür. Nitekim bir şahıs, hem kendisinin, hem de bankasının cerh etmesinden dolayı Ölün­ce de hüküm böyledir.

Bu tesadüm neticesinde râkib oldukları hayvanlar ölse her biri di­ğerine aid hayvanın nısıf diyetini zamin olur.

(9) : Bir süvari, bir yerde duran bir şahsa çarpmakla ikisi de ve­fat etse süvarinin diyeti heder olur, diğerinin diyeti bu süvarinin âkile­si üzerine lâzım gelir.

(10) : Bir kimse, kendi arkasına veya hayvanının sırtına odun yükleyib bununla kalabalık bulunan bir çarşıya girerken veya oradan çıkarken bu yüzden bir şahsın telef olmasına sebebiyet verae üzerine zaman lâzım gelir.

(11) : insanlara veya mallara zarar vermesi iki üç tecrübe ile malûm olan bir hayvanı, meselâ : Bir deveyi veya akur bir köpeği başı boş bırakan veya bağlanmasında kusur eden sahibi, o hayvanın itlaf edeceği şeyi zamin olur. Fakat bir kimsenin kapısına veya dehlizine bağ­lamış olduğu akur köpek, davet etmiş olduğu müsafirini yırtıp öldüre­cek olsa o kimseye bir şey lâzım gelmez. Çünkü bu hayvan onu kendi ihtiyariyle yırtmışcür. Davet eden, onu ilca etmemişdir. Müsafir, asa gibi bir şey ile köpeği def etmediği cihette taksirde bulunmuş, sayılır.

(12) : Bir kimse, başkasının evine orada kelbi akur olduğunu bil­diği halde girmekle buköpek tarafından ısırılarak ölse sahibine zaman lâzım gelmez. Fakat o kimse, bunu bilmediği halde sahibinin izniyle gi­rerken bu kazaya uğrarsa, sahibine zaman teveccüh, eder. Şayed bu eve girdikden sonra çıkarken böyle bir kazaya uğrasa sahibine yine za­man lâzım gelmez. Çünkü bu takdirde ondan ihtiraz mümkün bulunur.

(13) : Bir kimse, kuşları veya taamları itlaf etdiği iki üç tecrübe ile mahud olan kedisini başıboş bırakmış veya rabtında kusur etmiş olmakla bu hayvan, başkasının kuşunu veya taamım gündüzün veya geceleyin telef etse, bunu o kimse zamin olur. Çünkü böyle bir hayvanı rabt ve zabt altında bulundurarak fenalığına meydan verilmemesi lâ-yıkdır.

(14) : Bir kimse, bir şahsı çok kere öldürücü olan bir akrebe veya yılana sokdursa veya bir şahsın üzerine yırtıcı bir hayvanı atsa veya bir şahsı kurtulamjyacağı dar bir yerde bulunan bir hayvanın üzerine atsa. da bu yüzden o şahıs itlaf edilse, bu kimse hakkında kısas lâzım gelir. Çünkü katli amdin tarifi, buna da sadıkdır. Muhtasarı Müzeni, TuhfetUl'muhtaç, Haşiyei Şirvan!.)

(1) : Bir kimse eli altında bulunmayan, meselâ: Kendisinin mer-kûbi olmayan hayvanı bir şahıs telef etse veya bir uzvunu kırsa o kim­seye zaman lazım gelmez. Fakat bir kimsenin râkib olduğu veya sevk etdiği veya kaidi bulunduğu hayvan böyle bir cinayetde bulunsa o kim­seye zaman teveccüh eder.

(2) : İki râkib veya bir râkib ile bir piyade müsademede bulun­makla birinin hayvanı telef olsa kıymetini diğeri zamin olur. İkisinin de hayvanı telef olsa her biri diğerine aid hayvanın kıymetini tazmin eder. Çünkü bunlardan her biri, diğerinin çarpmasından Ölmüşdür.

(3) : îki râkibden biri, Önde yürürken arkadaki râkib, yetişib çarpmakla birisinin veya her ikisinin hayvanı telef olsa zaman, arka­dan yetişib çarpan râkib üzerine lâzım gelir. Çünkü bu çarpma, onun tarafından vaki olmuşdur.

(4) : Bir kimse, bir şahsı efî denilen habîş bir yılan üzerine atsa veya bu yılanı o şahıs üzerine atsa da bu yılan,.o şahsı öldürse diyeti o kimse üzerine lâzım gelir. Müntehel'iradat.)

(Zahirîlere göre de bu hususda şu gibi hükümler vardır:

(1) : Hayvanatın kendi kendilerine gündüzün veya geceleyin ifsad ve itlaf etdikleri mallardan, nefslerden dolayı sahihlerine zaman lâzım gelmez." Nitekim bir hadisi şerif de buyurumuşdur. Yani Hayvanların telef etdikleri şeyler hederdir.

Ancak bir hayvan, bir malı veya nefsi itlaf etmek için kasden başı bog bırakılmış olursa o vakit zaman lâzım gelir.

(2) Bir kimsenin râkib olduğu hayvan, başım, yanını, kuyruğu­nu veya arka ayağını veya durduğu halde Ön ayağını vurarak bir şahsı telef etse o kimseye zaman lâzım gelmez. Fakat bir şahsın üzerine aniden sevk ederek telef olmasına sebebiyet verse, hakkında kısas lâ­zım gelir. Çünkü bu halde bu cinayetin müteammidi, mübaşiri olmuş olur. Önünde kim olduğunu bilmeksizin hayvanını sürüb bir şahsı telef etdiği takdirde de âkilesi üzerine diyet lâzım gelir. Zira bu takdirde hataen katil sayılır.

(3) : Bir kimsenin râkib olduğuhayvanın yavrusu, oynamaya baş­layarak veya anasının arkasından gitmeyi terk edecek bir şeyi telef et­se o kimseye zaman lâzım gelmez.

(4) : Bir kimse, hayvanını müslümanların yolu üzerinde bağla­mış veya hayvanı sahverib kendisi yürür bulunmuş olmakla hayvan bir şeyi itlaf etse o kimseye zaman lâzım gelmez. Vâkıâ o kimse, bu hare­ketiyle isaetde bulunmuşdur. Fakat her müsî, zamin olmaz. Nitekim fit­ne zamanında silâh yapıb satan bir müslim, zalim, müsî, nâsın kati edil­mesine yardımcı sayılır. Maanrafih onun üzerine bir zaman teveccüh

(5) : Bir hayvanın kaidi, eğer. onun ipini veya yularım elinde tut-duğn halde onu bir şahsın üzerine amden sevk edib ölümüne sebebiyet verse hakkında kısas lâzım gelir. Amden sevk etmediği takdirde de âki­lesi üzerine diyet teveccüh eder, kendisine de hatan katil olmuş olaca­ğından kef£aret lâzım gelir.

(6) : Bir hayvanın kaidi var iken rakibine zaman lâzım gelmez. Meğer ki hayvanı telef olan şahıs üzerine yüklemiş veya kaide yardım etmiş olsun. Bu takdirde kaid ile müştereken zamin olur.

Kaidin elinde ne ip, ne de yular ve saire bulunmadığı takdirde ise hayvanın telef edeceği şeyden dolayı kendisine zaman lâzım gelmez. Çünkü bu suretde kaid, bir şeye teveüi etmemiş, telef edilen şeyde mü­başir bulunmamışdır. Bhimde.in ceih ve telef etdikleri şeyler ise heder­dir, zamana tâbi değildir.

(7) : Rakibi ve redifi bulunan bir hayvan, bir şahsı telef etse ba­kılır Eğer redif, hayvanın dizginim bizzat tutub bu telefe amden se­bebiyet vermiş ise hakkında kısas lâzım gelir. Hataen sebebiyet vermiş ise kendisine keffaret, âkilesine de diyet teveccüh eder. Kendisini öne geçirmiş olan rakibe bir şey lâzım gelmez.. Meğer ki kendisine yardım etmiş olsun.

(8) : Bir kimse, bir köpeği tehyic etse veya arştan, yılan gibi bir hayvanı sahverse de bunların bir şahsa dokunmalarını kasdetmiş bu­lunmasa bunlarınyapacakları zararı zamim olmaz. Fakat bir insanı itlaf kasdiyle böyle tehyic de, irsalde bulunmuş olsa ö insamn itlafından do­layı hakkında kısas lâzım gelir. Çünkü bu takdirde o kimse bu cinayete mübaşeret etmiş olur.

(9) : Bir kimsenin evinde bulundurduğu bir kelbi akur - ısırıcı köpek, o eve giren bir şahsı ısırıb öldürse ev sahibine zaman lâzım gel­mez. Vakıa o kimse, böyle bir hayvanı evinde bulundurmakla müteaddî, zâlim bulunmuşdur. Fakat bu itlâfda müteaddî değildir, bunda kasdi yokdur. Her zalim için zaman lâzım geleceği de tarafı ilâhîden ve tarafı nebevîden vacib kılınmış değildir. Elmuhallâ.) [44]